25 Ağustos 2016 Perşembe

İSTANBUL'A MEKTUP

Bu sana ilk mektubum.  seni yüzlerce kez yazdım, ama sana ilk kez yazıyorum. seni sevmemin asıl sebebi olan şeye, Galataya ithafen yazıyorum.
sen ki; pis, kalabalık, çoğu zaman ahlaksız ve korkunç bir şehirsin. sen ki, sana bakılan yerlerden farklı pozlar vermeyi bilen, çok zeki bir şehirsin. sen insanı kendinden nefret ettirir ve insanı kendine aşık edersin. sen insana aşkı öğretirsin, yalnızlığı öğretirsin. korkmayı öğretirsin. sen insana tüm güzellikleri öğretirsin, tüm çirkinliklerle bir arada...
ben iyi değilim istanbul. sana yazmamın asıl sebebi bu, galata bana iyi geliyor, sen bana iyi geliyorsun. çevrem kafayı seninle bozduğumu düşünüyor, bilmiyorlar aramızdaki bağı. seninle çok defa oturup konuştuk. kah çamlıca tepesinde, kah üsküdarda, kah eminönünde. ama en çok beyoğlunda. ben istediğim evi gösterdim sana, sen güldün. belki bir gün dedin. hayallerime hep ortak oldun, hatta hayallerim sen oldun be istanbul. beni anlayan birine ihtiyaç duyduğumda hep sana koştum. hep yanında buldum kendimi. hep seni özlerken, senin için ağlarken. sana gelişim hep sevinçli oldu, ayrılışım hep hüzünlü. hüzün de laf mı salya sümük ağlardım beni ayırmayın istanbuldan diye. kendi kendime binerken sessizce esenlerde otobüse. sen de seversin beni bilirim, geldiğimde hep bir güneş açmalar, gökyüzünü daha bi maviye boyamalar falan. denizine baktığımda görüyorum silüetini. ama biliyorsun istanbul en çok beyoğlu. en çok galatasın benim için. belki de bir tek galata. tüm sokaklarını yürürken adım adım aklım yalnızca galatada. seni ondan ötürü sevdiğim için üzülüyorum bazen. ya galata başka bi şehirde olsaydı? olmazdı istanbul. o seninle güzel. o istanbulla anlamlı. sen üzülme, galata başka ama yine de bak sana yazıyorum ben. hep seni yazıyorum. belki de sana en çok galatanın tepesinden bakmayı sevdiğimdendir bu hallerim. öyle masum öyle başkasın ki oradan. başta dedim ya, sen aslında çok kötü bi şehirsin. ama ben sana güzel bakıyorum. ben sana aşkla bakıyorum. herkes olumsuzluklarını anlatıyor, tıkıyorum kulaklarımı hepsine. yalnız seni düşlüyor yüreğim. kulağımda halil sezai, ben neden aşığım sana bu kadar? 
sana derdimi her anlattığımda, çare buldun bana. senin adın ağzımdaysa ben dertliyim demektir. farkında mısın, her yalnızlığımda sana koşuyorum. sen benim en büyük limanımsın. bazen yoruluyorum, bazen sen de yoruyorsun beni. ama yine de kopamıyorum senden. dedim ya, yine iyi değilim ben istanbul. ve bu kez sen daha çok yakıyorsun canımı. aklıma her geldiğinde titriyor yüreğim, kuş oluyor uçmak istiyor. uçmak, kanatlanmak. ait olduğu yerde mutlu değil. özlüyor be istanbul. çok özlüyor. bazen esiyor kafasına alıp başını gidiyor, çoğu geceler ben yatağımda uyurken o senin gökyüzünün altında nefes alıyor. bu kez hiç iyi değilim ben, her iyi hissettiğimde pişman oluyorum. artık iyi hissetmekten korkuyorum. her güldüğümde susturuyorum kendimi, yine ağlayacaksın nasılsa diyorum. ve sahiden hep ağlıyorum be istanbul. sen söylesene, seni bile bu kadar severken, ben ne kadar kötü olabilirim ki? 
 ah be istanbul, yine sırtlandın tüm yükümü.yine dinledin beni ve yine kızdın belki, galatayı daha çok sevdiğim için. ama dedim ya yine en çok galatadan güzelsin, dertlerimle daha da güzelsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder