Yokluğunda
yaşadığım boşluğu her gün yeniden hem de arttırarak idrak ediyorum. Onunla
yürüdüğüm tüm yolları yalnız yürüdüm bugün. Amacım daha fazla canımı yakmak
değildi aslında, dilim unuttum diye bağırırken, kalbimin yokluğunda özledim
diye nasıl çırpındığını görmekti. Ve onun çığlıklarını duydum. Kalbimin adını
nasıl haykırdığını duydum. Her geçti dediğimde kendime nasıl yalan söylediğimi,
aslında olduğu gibi durduğunu, geçmediğini, gitmediğini gördüm. Hayatım boyunca
isminin yüreğimde kalacağını gördüm. Evet hıçkıra hıçkıra ağlamıyordum belki
artık, gülümsüyordum hatta yeniden aşık olacağımı iddia ediyordum. Her gün
binlerce kez ben iyiyim diyorum. etrafımdaki herkesi kandırıyorum belki, artık
ağlamıyorum diyorum. Ama bu lanet olası anıların, acıların geçip gittiğini
göstermez. Bu onun varlığının bana şimdi bile
mutluluk veremeyeceğini göstermez. Şimdi gelse, "unuttum her şeyi,
gidişimi seni yüzüstü bırakışımı, verdiğim sözleri tutmayışımı, yaşadığımız
tüm kötü şeyleri unuttum" dese, gururuma yenik düşmem. Beni çok üzdün sen
istemiyorum diyemem... Yok sayarım tüm gözyaşlarımı...
Kafamı
kaldırdığımda gördüğüm insanların tümünde yüzünü arar oldu gözlerim. İnsanların
gülüşlerinde kahkahanı arar oldu kulaklarım. Aldığım her parfümde kokusunu, her
dokunuşta ellerini... Her şeyiyle, bütünüyle bedenim ruhum zihnim onu arar
oldu. Biliyorum ki onu sevmek kendime
işkence etmek. Biliyorum o çoktan geçmişe karıştırdı anıları. Ve muhtemelen
aklına dahi gelmiyor. Ama bunu bilmek kafamdan ona ait her şeyi silmeye yetmiyor.
Bunları bilmek onu unutmama yetmiyor. Yutkunamıyorum bazen, düğüm oluyor
boğazımda su içiyorum bardak bardak ama iyi gelmiyor. Kendime kızıyorum böyle
olduğunda, nefret ediyorum o hallerimden. O olsaydı da çok kızardı diyorum
sonra. O olsaydı kızardı bana, sonra sarılırdı sımsıkı. Hiç bırakmayacak gibi.
Öylece ömür boyu kalabilirmiş gibi.
Sonra
yeniden yokluğu geliyor aklıma, yanımda olmadığı ve hiç de olmayacağı... Bir
daha kahroluyor kalbim, ilk kez duymuş gibi gittiğini...