25 Ağustos 2016 Perşembe

ADAM

Veda ettim bu gece yâre, yüreğimdekine değil de; karşımdakine. En çok bu yazmamı severdi, çıkardım koydum önüme. Aşığı olduğum o şehirde nefes alışı ve memleket bildiğim o şehre ait oluşu, beni hep güçlü kılardı. Yıktı bu kez, yaktı, paramparça etti. O çok sevdiğim İstanbul'da veda ettim yâre... Yaradana emanet ettim, bir daha görme umuduyla. Ne tuhaf ki seve seve... Etrafındaki sabır zırhını sınadım durdum tüm gece, bildiğim tüm olumlu cümleleri sıraladım, olmadı... Hayırlısı'ndan ötesine götürmedi beni. Giderken bile, açıp fotoğraflarımızı; en çok bu yazmanın yakıştığını söyledi o adam. Gitmek isteyen, sevdiği kadar da bana öfkeli olan o adam. Gözlerime baktığında, yalvardım "Allahım nolur ona içimi göster!" İçimi benden iyi görüyormuş, öğrendim... Veda ettim bu gece yâre, tüm kapılarımı sonuna kadar kapatıp gözyaşlarımı içime akıtıp o çok sevdiğim İstanbul'da veda ettim. Bi hikayeyi yarım bıraktım o şehirde, gitmek istemiyorum diye haykırırken yüreğim, yüzümde kocaman bi tebessüm ona el salladım. Sevmediğine inanmak çok kolay olurdu, kurduğu "tüm ayrılıklar seve seve olur" cümlesi olmasaydı. Bana bakışını gördüm o şehirde, masumiyetini, çabasını gördüm. Beni yalnızca Allah'tan istemenin doğru olduğunu anladığını gördüm. Şimdi susuyorum. Hayırlısı'ndan ötesi kalmadı çünkü. İçimde bir şeyler parça parça olurken, ben susuyorum. Onu doğru yerden, yaradandan istemeyi seçiyorum, tüm kalbimle. Onun sevdiği, ona ait olan her şeyi koydum önüme. Bi yüreğimdekini çıkaramadım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder